"9 Ay 10 gün" Marka oldu

05.09.2007
  •  A 
Dünya markaya koşuyor. Marka olmanın büyük ayrıcalığı var. Her şeyden önce markanız hukuki bir koruma altına alınıyor ve yaptığınız yatırımların boşa gitmesi engelleniyor

Yedi yıldır Osman Bey’de sekiz kardeşiyle birlikte hamile kıyafetleri üretimi ve satışı yapan Himmet Yapılmış,  bayanların hamilelik süresi kabul edilen dokuz ay on günlük süreyi, “9 Ay 10 Gün”  ismiyle tescil ettirdi.

 

www.markatekstil.com internet sitesi muhabirine konuşan Himmet Yapılmış, 8 kardeşiyle birlikte Merter’de kurduğu ve 2000 yılından bu yana Osmanbey’de faaliyet gösteren mağazasının ismini halk arasında genel kabul görmüş hamilelik süresi olan “9 ay 10 Gün” olarak tescil ettirdiğini söyledi.

 

Markanın seçilmesinin nedeninin hamilelikle özdeşleşmesi olduğunu belirten Yapılmış,  hamile kıyafetleri ürettim ve satışı yaptıkları için bu ismin en uygun marka olacağını düşündüklerini ve müşterilerin gösterdiği ilginin ve şaşkınlığın da kendilerini doğruladığını” kaydetti.

 

Buna benzer bir projeleri daha olduğunu söyleyen Yapılmış, ”ZAHA” ismini de tescil ettirmek üzere başvurumuzu yaptık. Zaha doğumla müjdelenen kadın manasına geliyor. Bu markayı almak için yaptığımız müracaata ZARA markası itiraz etti. Ancak kabul edileceği görüşündeyim” dedi.

 

DÜNYA MARKAYA KOŞUYOR

Markalaşma konusuna da dikkat çeken Yapılmış; “Dünya markaya koşuyor. Marka olmanın büyük ayrıcalığı var. Her şeyden önce markanız hukuki bir koruma altına alınıyor ve yaptığınız yatırımların boşa gitmesi engelleniyor. Çünkü tescil olmayınca marka ismi olarak sektörde ve müşterilerde yaratılan imaj başkaları tarafından istismar edilebiliyor. Henüz tescili bir markaya sahip olmayan meslektaşlarıma da önerim bir an önce başvurularını yapmaları ve rekabet ortamına uyum sağlamalarıdır.” dedi.

 

TEKSTİLDE BİR DURAKLAMA VAR

Tekstil sektöründeki sorunlara değinen Yapılmış, “Devlet bu sektöre yeterince eğilmediği için Romanya, Çin, Rusya ve Polonya pazarlarımızı kapmaya devam ediyorlar.”dedi.  Özellikle Rusya’nın imalat yapmaya başladığına dikkat çeken Yapılmış, “Rusya, Türkiye’den kumaş alıp imalat yapıyor. Hatta Türkiye’den bazı tekstilciler Rusya’ya giderek kumaş satıyorlar. Tamamen yanlış. Ruslar buraya gelip almalılar. Aksi takdirde Türkiye’deki tekstilcilerin satış yapabilecekleri büyük bir müşteri potansiyeli engellenmiş olacak. Devletin bu konuda ciddi tedbirler alması, mümkünse kota uygulamasına geçmesi lazım. Ayrıca örneğin inşaat sektöründe faaliyet gösterenler tekstil işine giriyorlar. Bu son derece yanlış. Ehliyeti olmayan kişiler bu işi yapmamalı. Herkes kendi işini yapmalı” dedi. 45 çalışanı olduğunu ve hepsinin sigortalı olarak çalıştığını söyleyen Yapılmış, sözlerine şöyle devam etti: “Tekstil sektörü yaklaşık 4 milyon kişinin ekmek yediği bir sektör. Ancak sigortalı işçi çalıştırma konusunda ciddi sıkıntılar var. Ayrıca kriz durumlarında ilk iş olarak işçi çıkarma yoluna başvuruluyor. Oysa ben mümkün olduğunca işçilerimi bağlı tutmaya çalışıyorum. İşten çıkarma tek çözüm değil.”