Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı Türkiye Geneli Temmuz ayı İhracat rakamlarını Manisa’da düzenlediği toplantıyla kamuoyuna açıkladı. Oğuz Satıcı, “Temmuz ayı ihracatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,39 oranında artarak 6 milyar 942 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.” Dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı’nın yazılı açıklamasını aynen yayınlıyoruz;
“Uygarlığın doğduğu topraklar olan Anadolu’muzun en nadide yerleşim bölgelerinden biri olan Manisa M.Ö. üç bin yılından itibaren yerleşik yaşama ev sahipliği yapmaya başlamış, Anadolu’daki Hititlerden Frigyalılara, Bizanslılara kadar her medeniyette çok önemli rol oynamıştır.
Bu zengin kültürel geçmişini bugünlere taşıyabilen ve günümüzde de okullaşma ve okuryazar oranı bakımından Türkiye ortalamasının üzerinde olan Manisa, altyapı ve sosyal hizmetler açısından da ülkemizin önde gelen illerinden biridir. Hedefimiz, kültürel altyapısı olarak dünya kentlerini çoktan geride bırakmış bu güzide ilimizin, üretim ve ihracat olanaklarını da var olan potansiyeline eşitlemek ve böylece Manisa’yı çok önemli bir merkez olarak görmektir.
Değerli katılımcılar,
Merkez Bankası 20 Temmuz 2006 günü yaptığı Para Politikası Kurulu toplantısında gecelik faizleri 25 baz puan arttırarak yüzde 17,50 seviyesine çıkarmıştır. Böylece çok kısa bir süre içerisinde faizler yüzde 4,25 oranında arttırılmıştır. Merkez Bankası’nın daha önce yaptığı açıklamalarda Ağustos’tan itibaren enflasyonun düşüş sürecine gireceğini bildirmesine rağmen faiz artırımına gitmesi şaşkınlıkla karşılanmıştır. Bu faiz artırım kararının arkasında ise enflasyonda 2007 için belirlenen yüzde 4 hedefini tutturabilmek için daha sıkı bir para politikası uygulamasına geçilmesi yatmaktadır.
Yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 5 iken yıllık enflasyon Haziran rakamları ile yüzde 10,12’ye yükselmiştir. 2006 sonu enflasyon oranı beklentileri ise Türkiye Cumhuriyet,Merkez Bankası’nın en son yayınlanan Temmuz beklenti anketine göre yüzde 10,28 olarak açıklanmıştır.
Gelinen noktada enflasyon hedeflemesi uygulamasının ciddi anlamda sorgulanmaya başladığını görüyoruz.
Enflasyon hedeflemesinde yaşanan bu büyük sapmanın arkasında ise maalesef Merkez Bankası’nın eski yönetimi vardır. Son 3 senede faizleri gereğinden fazla yüksek tutarak kurları baskı altında bırakmanın faturasını şimdi Türkiye ekonomisi enflasyonu kontrol altına alamayarak ödemektedir.
Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak bugüne kadar yaptığımız uyarılarda ne kadar haklı olduğumuz her geçen gün daha da iyi anlaşılmaktadır. O dönemde YTL’nin değerlenmesi sadece ihracatçıların sorunu olarak algılanmak yerine, ekonominin en önemli sorunu olarak masaya yatırılsaydı bugün her şey çok daha farklı olabilirdi.
Cari açığın ulaştığı seviyeleri o gün umursamayanlar, kurlar yerlerde sürünürken “Dövizin fiyatını serbest piyasa belirler” deyip, kurlar yükselince “Merkez Bankası müdahale etmeli” diye fikir beyan edenler bugün Merkez Bankası’nın içine düştüğü durum için ne düşünüyorlar?
Bugün üzülerek görüyoruz ki, enflasyonu dizginlemek için herkese inat uygulanan düşük kur-yüksek faiz politikası, kurların sert bir şekilde yükselmesiyle şimdi enflasyon beklentilerinin bozulmasının en büyük sebebi haline gelmiştir.
Değerli katılımcılar,
Değerli YTL’nin üzerindeki yükün biraz da olsa azalmasıyla ihracatçılarımız son 2 ayda rekabet avantajlarını geri kazanmaya başlamışlardır. Haziran ayında ihracatın yüzde 28 artarak aylık bazda yeni bir rekor kırmasının ardından Temmuz ayında da ihracatta benzer bir artış yaşanmıştır. İhracatta kur düzeyinin önemli olmadığı iddia eden bazı ekonomi kesimleri, döviz kurlarının daha makul seviyelerde yükseldiği son iki 2 ayda ihracatta yaşanan hızlı artışı çok iyi analiz etmek durumundadırlar.
Son 2 ayda Türkiye’nin ihracat pazarları mı genişlemiştir? Son 2 ayda üretici ihracatçıların hammadde maliyetleri mi düşmüştür? Son 2 ayda üretici ihracatçıların istihdam maliyetleri mi gerilemiştir? Son 2 ayda üretici ihracatçıların enerji maliyetleri mi düşmüştür? Tüm bu soruların cevabı elbette “Hayır”dır.
O halde ihracatçılar son 2 ayda, yapay olarak bastırılmış kur seviyesi yerine YTL’nin değerini tam olarak yansıtan gerçekçi kur düzeyi ile neler başarabileceklerini tüm Türkiye’ye göstermişlerdir.
Bunun yanı sıra, önümüzdeki aylarda son derece net bir şekilde göreceğiz ki, doğru kur seviyesi ithalatı aşağı çekerken, cari açığın da daha makul seviyelere inmesini sağlayacaktır. Bu değişim ile birlikte Türkiye ekonomisi daha dengeli bir yapıya oturma şansını elde edecektir.
Yine bazı ekonomistler düşük kur yüksek faizi sarmalını ekonomimizin istikrarı enflasyonla mücadelenin gereği diyerek bizleri etkilemeye çalışacaktır şunu bilmeliyiz ki büyümenin, kalkınmanın, istihdamın, enflasyonla mücadelenin gerçek yolu üretimdir-ihracattır üretiminde düşmanı yüksek faiz düşük kur politikasıdır.
Değerli konuklar,
Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi bu noktadan sonra çok dikkatli hareket etmek zorundadır. Aldığımız izlenimler gereği bu uyarıyı özellikle yapmak istiyoruz. Eğer Merkez Bankası son 3-4 senedir yaptığı gibi yüksek faiz-düşük kur sarmalını geri getirecek adımlar atmaya başlarsa benzer sıkıntıları önümüzdeki dönemde tekrar yaşayacağımızdan hiç kimsenin bir şüphesi olmasın.
Herkes bundan sonraki süreçte kurların baskılanarak enflasyonun düşürülemeyeceğinin bilincinde olarak enflasyonla mücadelede başka tedbirlerin uygulamaya sokulmasının gerekliliğini kavramak zorundadır.
Yeri gelmişken Mehmet Akif’in şu sözünü vurgulamak istiyoruz: “Tarih tekerrürden ibarettir, fakat ibret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi” Şair böyle söylemiş ama bizim yaşadıklarımızdan mutlaka ibret almamız ders almamız gerekiyor.
Değerli konuklar,
Geçtiğimiz ay genel kurulumuzda verdiğimiz mesajlar iktidar, muhalefet ve kamuoyu tarafından kabul görmüş; bu sayede üretim ve ihracat her kesimin birincil gündem maddesi haline gelmiştir.
Üretim ve ihracat olmadan sürdürebilir kalkınmanın gerçekleşmeyeceği, istihdam üreten büyümenin temelinde ise ihracatın yer alması gerektiği tüm ekonomi kesimleri tarafından kabul edilmiştir. Buradan yola çıkarak ilk adımı Sayın Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan atmıştır.
Ay içerisinde Sayın Bakanımız Kemal Unakıtan ile bir araya gelerek üç ana başlık üzerinden rekabetçilik konusunu ele aldık. Eğitim, tanıtım ve lojistik ana başlıkları üzerinde geniş detaylar içeren çalışmalarımız olgunlaştığında tüm kamuoyu ile gelişmeleri paylaşacağız.
Bunun dışında üretim-ihracat, destek ve vergi konusunda da bir çalışma hazırlıyoruz.
Değerli konuklar,
Körfez Savaşlarıyla başlayan Ortadoğu’daki çok uluslu gerginlik buradaki mevcut enerji yataklarını kontrol altında tutmak için verilen çabanın büyüklüğünü göstermişti. Bugün Ortadoğu’daki gerginlik giderek büyüyor. Olaylar ölçüsüz güç kullanımına dönüşmüş durumdadır. Olayların ciddiyetine acilen dikkat çekilmeli ve bölgede derhal bir ateşkes sağlanmalıdır.
Eğer bugün Ortadoğu’da yaşanan bütün bu kaos ve karmaşa Ortadoğu’nun siyasi haritasını değiştirmek için atılan adımlar ise bu fevkalade sakıncalıdır. Zira, insani kayıpların dehşet verici boyutunun yanı sıra, bölgede savaş ortamına girilmesi sadece Ortadoğu’yu değil, tüm dünyayı derin sıkıntılar içerisine sokacaktır.
Bu nedenle Türkiye’nin dolaylı değil, direkt olarak etkilendiği bu olaylar karşısında Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgede barışın yeniden tesis edilmesi için yaptığı çağrılar ve üstlendiği rol fevkalade önemlidir; kendilerini destekliyor ve bu yöndeki girişimlerinin artarak sürmesini diliyoruz.
İsrail-Lübnan çatışmasına Suriye ve İran’ın da dahil olmasıyla bölge, yıllarca sürecek bir krizin içine yuvarlanabilir. Bu durum Türkiye’nin bu ülkelerle gerçekleştirdiği sınır ticaretini derhal olumsuz bir biçimde etkileyecektir. Bunun yanı sıra, bu muhtemel savaş nedeniyle petrol fiyatları sert bir artış gösterecek ve dünya ticaretini baskı altına alacaktır.
Ülkemiz de bundan çok ciddi bir biçimde etkilenecektir. Her ne kadar Roma’dan yükselen sesler Ortadoğu’daki ateşin söndürülmesi noktasında cılız kalsa da, Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının, Ortadoğu'daki elim gelişmeleri ele almak üzere bugün olağanüstü toplanmasının bölgenin geleceği açısından umut verici olmasını diliyoruz.
Değerli konuklar,
Şimdi Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendirmek istiyoruz?
Hatırlayacağınız üzere Haziran ayında ihracatımız rekor seviyede yüzde 28’lik artışla kaydetmişti. Temmuz ayı ihracatımız ise, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,39 oranında artarak 6 milyar 942 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
2006 yılı ilk yedi ayında ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,2 artarak 46 milyar 810 milyon dolara yükselmiştir. Diğer yandan, 12 aylık ihracatımızın ise 79 milyar dolar seviyesini geçmiş olması 80 milyarlık dolarlık hedefin rahatlıkla aşılacağının sinyallerini vermektedir.
Toplam ihracatımız içerisinde yüzde 87,97’lik pay alan sanayi ürünleri ihracatımız Temmuz’da yüzde 24,06 artarak 6 milyar 107 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Sanayi ürünlerinin ihracattaki payının ağırlığı gün geçtikçe artmaktadır.
Taşıt araçları ve yan sanayi sektörümüz, 1 milyar 244 milyon dolar ihracatla miktar olarak Temmuz ayının lideri olurken, 1 milyar 230 milyon dolar ihracatla onu takip eden Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yüzde 0,2 oranındaki artışla, geçen yılın aynı ayına göre neredeyse aynı kalmıştır.
Sanayi mamulleri içerisinde geçen yılın Temmuz ayına göre ihracatını en fazla artıran sektör olan Demir Çelik Ürünleri ihracatımız Temmuz ayında yüzde 97.28 artarak 802.436 milyon dolar seviyesine çıkarken yedi aylık ihracat yaklaşık 4 milyar 626 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Demir ve demir dışı metaller ihracatını yüzde 47,7 oranında artırırken, kimyevi maddeler ve mamulleri %46,50; taşıt araçları, makine ve aksamları ve elektrik-elektronik ürünleri sektörleri ise yüzde 15-20 seviyelerinde ihracat artışı göstermiştir.
Tekstil ve hammaddeleri, ihracatını yüzde 12,6 artırırken deri ihracatı yüzde 15,5 halı ihracatı ise yüzde 12,6 oranında artış göstermiştir.
Mayıs ayında 656 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren tarım sektörümüz, ihracatını ancak yüzde 6,8 oranında artırabilmiştir. Tarım sektörü ihracatındaki ivme kaybı ve bunun üretim kaybı ile olan ilişkisi masaya yatırılmalıdır. Sektörün yedi aylık ihracatı 5 milyar 188 milyon dolar olarak gerçekleşirken 12 aylık ihracat rakamı ise 9,8 milyar dolar seviyesinde olmuştur.
Tarım ihracatında en büyük ihracatı artışı yüzde 54,1 ile tütün sektöründe yaşanırken; hububat ve mamulleri sektörü yüzde 51.67 ile onu takip etmiştir. Dört sektörde ihracat gerilemesinin yaşanması bizi düşündürmektedir. Zeytin, fındık, meyve sebze mamulleri ve kesme çiçek sektörlerinde gerileme yaşanırken, ağaç mamulleri ve orman ürünleri sektöründe yüzde 12,91; canlı hayvan ve su ürünlerinde ise yüzde 5,6 oranında bir artış gerçekleşmiştir.
Madencilik ihracatımız ise Temmuz ayında yakaladığı performansı devam ettirmektedir. Temmuz ayında 178,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektörün ihracat artış oranı yüzde 31,9’dur. Madencilik ihracatımız Ocak-Temmuz döneminde ise yüzde 28,9 artarak 1 milyar 106 milyon dolara çıkmıştır.”
Temmuz 2006 Türkiye geneli İhracat İstatistikleri