Dış borcun yarıdan fazlası özel sektörün

29.01.2008
  •  A 

Gazeteci Kadir Dikbaş, 237,3 milyar dolar olan dış borç stokunun yarıdan fazlası, 147,6 milyar doları özel sektör şirketlerine ait. Olduğunu yazdı.

Gazeteci Kadir Dikbaş, 237,3 milyar dolar olan dış borç stokunun yarıdan fazlası, 147,6 milyar doları özel sektör şirketlerine ait. Olduğunu yazdı…  İşte yazının tam metni…

Özel borçlar 


Dünya piyasaları bir süredir ABD'deki "subprime mortgage" denilen riskli konut kredilerinin yol açtığı dalgalanmalarla yatıp kalkıyor. İşin temelinde de, ABD finans sektörünün ölçüyü kaçırmış olması var.


Bir konut alım satımının çok sayıda finansal ürün zincirine dönüştürülmesi, risk yönetimindeki başarısızlıklar, ihmal vs. pek çok konu, hem ABD'ye hem dünya ekonomilerine stresli günler yaşatıyor. 

 


2006 Mayıs, 2007 Ağustos ve şimdi de Ocak 2008 dalgası... Geçtiğimiz hafta zor bir hafta idi. Bu hafta da oldukça sıkıntılı geçeceğe benziyor. 

 


Bu hafta, ABD'de önemli verilerin ve açıklamaların yaşandığı bir hafta olacak. Dün 2007 konut satışlarının yüzde 26,4 ile rekor seviyede düştüğü açıklandı. Çarşamba günü de ABD Merkez Bankası FED'in faiz toplantısı var. Geçen haftaki 0,75 puanlık sert indirimin ardından bu toplantıdan da 0,50 puanlık faiz indiriminin çıkması, oranın yüzde 3'e çekilmesi bekleniyor. En azından piyasalar bunu istiyor. Aynı gün açıklanacak 2007'nin son çeyreğine ilişkin öncü büyüme rakamları da, durgunluk endişelerinin yönü açısından önemli. Amerikan ekonomisinde bir yavaşlama kesin ama resmen durgunluktan bahsedilebilmesi için arka arkaya iki çeyrek eksi büyüme görülmesi gerekiyor. Bunların yanında beklenen başka veriler ve gelişmeler de var ama en önemlisi bunlar. 


ABD'de olup bitenler Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Ve sadece piyasaların değil, reel sektörün de gözü kulağı, buradan gelecek haberlerde.

 

Öncelikle şunu söyleyelim, ekonomi artık eskisi gibi kamu ağırlıklı değil. Ana oyuncu özel sektör. Büyümenin çekicisi, istihdamın yüklenicisi özel şirketler.

 

Böyle olunca, kredi piyasasının bozulduğu bir dünya vasatında özel sektörün finansman yapısı büyük önem arz ediyor. Bu kesimin ne yazık ki, son yıllarda ciddi şekilde açıldığını görüyoruz. Dış borçlanmada devleti çoktan geride bıraktı. İç borçlanma konusunda ise sağlam veri yok.

 

Şu an kamunun dış borç konusunda pozisyonu ve eli son derece rahat. Artış oranı ve tutar düşük, vade uzun. Ama özel sektörün durumu farklı, riskli.


30 Eylül itibarıyla 237,3 milyar dolar olan dış borç stokunun yarıdan fazlası, 147,6 milyar doları özel sektör şirketlerine ait. Bu da yüzde 62 demek. Merkez Bankası'nın borçları ise 15,6 milyar dolar. O da yüzde 6,6. Yani dış borcun neredeyse yüzde 70'i özel kesime ve Merkez Bankası'na ait. Özel sektör borçları içinde bankaların ve diğer finans kuruluşların payı yüzde 34,5, gerisi reel sektörün. 

 


Dalgalı dönemlerde borcun çevrilmesinde sıkıntı oluşturabilecek kısa vadeli borçların tutarı ise toplamda 40,35 milyar dolar. Bunun da 36,3 milyar doları özel kesimin. 

 


2002'den bu yana kamunun dış borç stoku sadece yüzde 14,9 oranında artmış fakat özel sektörünki yüzde 241,7. Bu büyüme bugüne kadar görülmedik bir gelişme. Merkez Bankası'nın borçları ise önemli ölçüde gerilemiş bulunuyor. 


Bu konu üzerinde nedense fazla durulmuyor. Türkiye'nin "yumuşak karnı cari açık" deniliyor ama "özel borç stokuna" pek değinilmiyor. Oysa muhtemel bir küresel krizin kıyılarımızı vurması halinde, bizi en çok zorlayacak konulardan biri bu olacak. Özel sektörün borç bulması, eskisi gibi kolay olmayacak. En azından maliyetleri artacak. Peki, iş dünyası buna ne kadar hazırlıklı? 

 


Evet ekonomimiz eskisinden güçlü ve daha dirençli ama özel sektörün borç yükü, önemli kırılganlık sebeplerinden biri. Bu, ekonomi üstünde ciddi bir baskı demek. Güçlü bir dış dalga sonrasında oluşabilecek hasarın sadece bazı borçlu şirketlerle sınırlı kalmayacağı açık. Özel sektörün bazı temsilcileri, zaman zaman çıkışlar yapıp siyasete ve kamuya yüklenirken, biraz da özeleştiri yapma cesareti gösterse iyi olacak. Memleketin huzuru, kalkınması ve refahı için.