Sanayici atık tesisi için harekete geçti

06.01.2008
  •  A 
Yasal düzenlemeler artıkça sıkılaştırılan sanayi tesisleri üzerindeki denetimler ve verilen cezalar, atık tesis yatırımlarını tetikledi.

Yasal düzenlemeler artıkça sıkılaştırılan sanayi tesisleri üzerindeki denetimler ve verilen cezalar, atık tesis yatırımlarını tetikledi. AB sürecindeki Türkiye'de 2008 yılında düğmeye basılacak dev yatırımlar katı atık, tehlikeli atık ve atık su alanında yoğunlaşacak. İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve Değerlendirme AŞ'nin (İzaydaş) kapasitesi dolduğu için 2006 yılı sonunda atık alımını durdurmasıyla zor günler geçiren sanayici 10 milyon euroluk bir yatırımı devreye sokacak. Kocaeli Sanayi Odası, Kocaeli Belediyesi ve İl Özel İdaresi'nin birlikte imza atacakları proje 2008 yılı sonunda faaliyete geçecek. Projenin AB fonları ile karşılanması bekleniyor.

 

Atık tesisi yapmak için harekete geçenlerden biri de Türkiye Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Sanayii İşverenleri Sendikası (KİPLAS). 90 üyeli KİPLAS Türkiye' de ilk kez kullanılacak tekrar depolanması gereken atık çıkartmayan plasma teknolojisiyle Gebze Dilovası'nda tehlikeli atık bertaraf tesisi kuruyor. Yatırımın tutarı 70 milyon dolar.

Öte yandan Türkiye'nin bu yöndeki açığını gören atık tesis kurma konusunda uzman ve teknolojiyi sağlayan yerli ve yabancı firmalar sanayi odalarının kapısını aşındırmaya başladı.

 

REKABETTE ÇEVRE AVANTAJ

İş dünyası ve çevre bilinci arasındaki ilişki giderek sıkılaşıyor. Artık uluslararası ticarette çevre konusu kalitenin yanında olmazsa olmaz bir koşul haline geldi. İç rekabette de konu giderek önem kazanıyor. Sanayici ürününü kalite ve fiyatın yanında çevresel duyarlılık açısından da rekabete sokuyor.

 

Türkiye'de 2014-2023 yıllarını kapsayan dönemde de 30-35 milyar euro değerinde atık tesis yatırımı yapılması öngörülüyor. Yatırımların yüzde 20'sinin merkezi idare, yüzde 42'sinin yerel yönetimler, yüzde 15'inin özel sektör ve yüzde 23'ünün de fonlarla karşılanması planlanırken, 2008 yılında yerel yönetimlerin en az 1 milyar euroluk yatırım başlatması bekleniyor.

 

KOCAELİ'NİN PROJESİ AB DESTEKLİ

2007 atıkların bertaraf edilmesi açısından sanayici için sıkıntılı bir yıl oldu. Sanayici İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve Değerlendirme A.Ş'nin (İZAYDAŞ) 2006 yılı sonunda atık alımını durdurmasıyla zor günler geçirdi. Yaşanan sıkıntı sanayiciyi kendi atık tesisini kurmaya itti.

 

Kocaeli Sanayi Odası, Kocaeli Belediyesi ve İl Özel İdaresi, Avrupa Birliği kredileriyle desteklenen 10 milyon euroluk bir yatırımla atık bertaraf tesis kurmak için harekete geçti. Tesisler için Bilecik'te ve Hereke'de iki arazi satın alındı. Bilecik'teki tesiste sanayi tesislerinden kaynaklanan evsel nitelikte arıtma çamurlarının yakılması ve depolanması sağlanacak. Hereke'de ise döküm sanayiinden kaynaklanan döküm kumları depolanacak. Ocak ayının ikinci yarısında Bilecik'teki arazinin devreye girmesi ve atık alımına başlanılması planlandığını söyleyen Kocaeli Sanayi Odası Çevre Danışmanı Piraye Deveci, "Çamur kurutma tesisi ile de belediyeden izin almayı bekliyoruz. Çünkü İzaydaş'ın elektrik üretim lisansını kullanacağız" diyor.

 

İzaydaş gibi tesislerin çoğalmasının şart olduğunu belirten Deveci, 2008 yılında bölgede çevre yatırımlarının atık bertaraf alanında yoğunlaşacağını söylüyor.

Sanayici için atıklarının depolanabileceği alanların olmamasının büyük bir problem olduğunu söyleyen Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Yılmaz Kanbak da proje sayesinde sanayicinin sıkıntılarını ortadan kaldıracaklarını kaydetti.

 

KİPLAS'TAN 70 MİLYON DOLARLIK TESİS 

Aralarında ÇBS, DYO, Procter& Gamble, Pfizer, Aygaz, Polisan, Türk Henkel Kimya'nın da bulunduğu 90'dan fazla üyesi ile KİPLAS'ın tesisi Gebze Dilovası'nda kurulan kimya ihtisas sanayi bölgesinin içinde yer alacak. Kiplasma Endüstriyel Atık Entegre Bertaraf Sanayi'nin 2007 Haziran'da 19 üyeyle kurulduğunu anlatan KİPLAS Genel Sekreteri Burak Gürdal Türkiye'de ilk defa kullanılacak olan tekrar depolanması gereken atık çıkartmayan plasma teknolojisiyle sanayicileri tehlikeli atıklardan kurtarmayı hedeflediklerini söyledi. Gürdal, "50 bin tonluk bir tesis hedefledik. Tesisten sadece Kiplas'ın üyeleri değil organize sanayinin içindeki parsel sahipleri de faydalanacak" dedi.

 

Kurulacak tesisin ön mühendislik çalışmalarının sürdüğünü söyleyen Gürdal, tesisi 2009 yılının sonunda devreye sokmayı planladıklarını anlatıyor.

 

İNŞAATLARDA KULLANILACAK

Kurulacak atık bertaraf tesisinin en önemli avantajının "sıfır atık" ilkesiyle çalışan plasma teknolojisi ile yapılıyor olması olduğunu anlatan Gürdal şöyle devam ediyor: "Plasma teknolojisi daha düşük emisyon değerleri demek çünkü bu teknolojide klasik yakma sistemi kullanılmıyor. Plasma maddenin 4. haline moleküler bölünmeyi sağlarak bir gaz elde etmesi üzerine bir teknoloji. Hem endüstriyel atığı yok edecek hem de tehlikeli atığı elektrik enerjisine çevirmiş olacak. Bir diğer avantajı da diğer yakma tesislerinde alışılagelmiş olan yüzde 20 gibi kalan maddenin tekrar tehlikeli atık olarak depolanması. Nihai çıktısı camsılaştırılmış bir maddeye dönüşüyor. Bunların da inşaat kaplama malzemesi olarak kullanılması mümkün. Japonya ve ABD'de kullanılıyor."

 

İZMİRLİ SANAYİCİLERİN DE GÜNDEMİ YATIRIM

Atık bertaraf tesislerinin olmamasının İzmir içinde büyük problem olduğunu söyleyen Ege Sanayi Odası Başkanı Tamer Taşkın tesis kurulması konusunun gündemlerinde olduğunu belirtiyor. Taşkın,"Atık tesisi kurmak için araştırmalarını derinleştiren, görüşmeler yapan, bizi ziyaret eden bir çok firma var" diyor. Firmaların büyük çoğunluğunun yabancı olduğunu söyleyen Taşkın, "Gelen firmaların büyük kısmı Türkler bu konuda yatırım yaparsa teknolojiyi biz sağlayalım diyerek bize geliyor" diyor.

 

KOBİ'LERİ ÇEVRE YATIRIMINA TEŞVİK İÇİN DESTEK OLUNMALI

Kocaeli Sanayi Odası Çevre Danışmanı Piraye Deveci, büyük sanayicilerin çevre yatırımlarına kaynak ayırabildiğini ancak KOBİ'lerin bu alanda çok büyük sıkıntıları olduğunu söylüyor. Deveci, "Çevre konusunda kaynak ayırmayı bırakın, çevre mühendisi istihdam edemeyecek durumda olan KOBİ'ler var. Onlar çarkı döndürmeye çalışırken çevre yaptırımlarının artırılması şirketleri çok zor durumda bırakıyor" diyor. Sanayicilere teşvikler getirilmesi şart olduğunu söyleyen Deveci, "Önceden arıtma tesisi kuran şirketlere yeşil elektrik faturası uygulaması vardı. Artıma tesisiniz varsa ve düzenli çalıştırıyorsanız yüzde 50 oranında indirim yapıyorlardı. Böyle uygulamaların yeniden uygulanması lazım" diyor.

 

KYOTO'NUN TÜRK EKONOMİSİNE 38 MİLYAR DOLAR MALİYETİ OLACAK

Hükümetler arası İklim Değişikliği Kurulu (IPCC) 2007 yılında yayınladığı raporunda önümüzdeki yüz yılda dünyanın 1,8 ila 4 derece arasında ısınacağı tahmininde bulundu. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği ile Mücadele Çerçeve Konvansiyonu ise 2005 yılı itibariyle dünyanın en zengin 40 ülkesinin yarattığı sera gazlarının tüm zamanların en yüksek düzeyine çıkacağını duyurdu. Kyoto Protokolü, taraf olan sanayileşmiş ülkelere, 2008-2012 yılları arasında 1990 seviyesine göre belirli bir sera gazı indirim hedefine ulaşmayı şart koşuyor. Ortalama yüzde 5,2 olan bu indirim hedefi ülkelere göre değişiklikler gösteriyor. En yüksek hedefe sahip olan Avrupa Birliği'nin öngörüsü yüzde 8'lik sera gazı indirimine gitmek. Birlik kendi sınırları içinde 2020'ye kadar sera gazlarını yüzde 20 oranında azaltmayı hedefliyor.

 

Kyoto Protokolü'nün geçerlilik süreci 2012'de doluyor. ABD ile beraber Türkiye Kyoto Protokolü'nü imzalamıyor. Dünyadaki sera gazlarının en büyük üreticisi olan ABD, bağlayıcı sınırlamaların yerine daha temiz teknolojilerin geliştirilmesinden yana. Türkiye'nin kişi başına düşen sera gazı ortalaması OECD ve AB ülkelerinin oldukça gerisinde. Kişi başına düşen 4,1 tonluk karbondioksit eşdeğeri emisyon miktarı ile Türkiye'nin Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinin üçte biri, ABD'nin de altıda biri. Bu rakam ABD'de 24 ton, Güney Kore'de ise 9 ton. Ancak rakamı 70 milyon nüfusla çarpıldığında, Türkiye en çok sera gazı üreten ülkeler sıralamasında 13'üncü sıraya fırladığı görülüyor. Çevreci enerji konusunda ulusal bir politikası olmayan Türkiye, ayrıca tüm dünyada "sera gazı üretimini en hızlı artıran ülke" konumunda.. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Kyoto Protokolü'ne taraf olunmasının Türk ekonomisine 38 milyar dolara mal olacağını dile getiriyor. Uzmanlara göre bu tarz hesapların zayıf noktası emisyon kısıtlaması ile birlikte alternatif enerji kaynaklarına yönelimin artacağı ve bunun ekonomik bir değer oluşturacağı gerçeğinin göz ardı edilmesi.

 

ÇEVRE TEKNOLOJİ FUARLARINA OLAN İLGİ ARTIYOR

Geçtiğimiz yıl ilk kez Kocaeli'de gerçekleştirilen Çevre Teknolojileri Fuarı'na 108 firma katıldı, fuarı 3 bin 400 aşkın ziyaretçi gezdi. Ziyaretçilerin bin 200'ü iş dünyası profesyonelleriydi. Çevre Teknolojileri Fuarı'nın ikincisi 8-11 Mayıs 2008 tarihleri arasında İzmir'de düzenlenecek. Forza Fuarcılık Proje Sorumlusu Berrak Yılmaz çevre konusuna giderek ilginin arttığını söylüyor. Yurtdışından da birçok talep aldıklarını söyleyen Yılmaz, "Yenilenebilir enerji, atık su ve katı atık probleminin sanayi ve iş dünyası için giderek daha büyük bir sorun haline geliyor. Bu konuya çözüm arayan iş dünyası profesyonelleri ile çözüm sunan firmaları bir araya getiriyoruz" diyor.

 

1.5 YILDA KOBİ'LERE 13.7 MİLYON YTL CEZA

Türkiye'de endüstriyel çevre kirliliğinin en yoğun yaşandığı Kocaeli'nin Dilovası beldesi yıllardır çevre tartışmaların odağında. Dilovası'nda demir-çelik, kimya, gıda, ambalaj sektörü ve depolama tesislerinden oluşan 170 sanayi kuruluşu bulunuyor. 1995-2004 yılları arasındaki 495 ölümün yüzde 33'ünün kanserden kaynaklanması nedeniyle 'kanser kasabası" olarak nitelenen beldeyi araştırma konusu yapan TBMM Dilovası Araştırma Komisyonu yayınladığı raporda bölgenin "tıbbi afet bölgesi" ilan edilmesini istemiş, çevre ve insan sağlığıyla ilgili koruyucu önlemlerin göz ardı edildiği vurgulanmış ve kanser hastalığından ölümlerin ülke ortalamasının çok üzerinde olduğunu ortaya koymuştu. Mayıs 2006'da 11 yıl mecliste bekledikten sonra çıkan Yeni Çevre Kanunu'nun ardından bölgedeki sanayiciler ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştı.

 

Çevreyi kirletene ağır cezaların öngörüldüğü yasa atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanların ciddi para cezalarına çarptırılmalarını öngörüyordu. Kanun çıktıktan sadece 3 ay içerisinde sanayiciye 3 milyon YTL ceza kesilmiş, sanayiciler cezai tedbirlerin çok ağır olduğunu bunun yerine çevresel yatırımlarında kendilerine teşvik verilmesini istemişlerdi. Özellikle finansman sıkıntısı çeken KOBİ'lere ağır bir fatura çıkartan yasa, Mayıs 2006'dan Aralık 2007'ye kadar olan süreçte 3 bin 570 adet çevreyi kirleten KOBİ'ye 13.7 milyon YTL ceza kesilmesini sağladı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de sanayi kuruluşları ve gemilerin İzmit Körfezi'nde yarattığı kirliliğe çözüm bulmak için 3 ay önce çevre uçağı projesini devreye soktu. Proje sayesinde çevreye kimyasal atık bırakan tesisler tespit edildi ve 1 milyon YTL'lik ceza kesildi.

 

 

ZANBAK: SANAYİCİ DE ARTIK KYOTO'NUN İMZALANMASINDAN YANA

İstanbul Sanayi Odası Çevre İhtisas Kurulu Başkan Vekili Dr. Caner Zanbak sanayicinin çevre bilincininin giderek arttığına dikkat çekiyor. Sanayicinin bağlayıcı sınırlamalar getiren Kyoto'nun imzalanması yönünde hem fikir olduğunu kaydeden Zanbak, "Sanayide genel yönelim, Kyoto'yu imzalayalım ki bundan sonra ulusal tartışmalarda yer alabilelim. Türk işadamı da artık bu tartışmaları yapanlarla aynı odada bulunmak istiyor. Çünkü Türkiye'nin esamesi okunmuyor" diyor. "Arıtmam var, filtremi takıyorum" konularının artık çok geride kaldığını, çevre performansının izlenmesi ve sürekli iyileştirilmesi temeline dayanan ISO 14000'i almanın sıradan bir durum olduğunu söyleyen Zanbak, "Dünya tüzüklerinde "çevreye duyarlıyız" ibaresi yazılı şirketleri değil, konuyla ilgili kafa patlatan, sorunun değil çözümün aktif bir parçası olan şirketleri ayakta alkışlıyor" diyor.

 

Türkiye'de geçtiğimiz yıl 20 civarında şirketin çevre odaklı sosyal sorumluluk projelerine kaynak ayırdığına dikkat çeken Zanbak, şöyle devam ediyor: "Bu demek oluyor ki, şirket bütün çevresel uyumunu sağlamış ve fazladan başka bir kaynak ayırarak çevre konusunda duyarlı olduğunu gösteriyor. Bunu yapabilen şirketler ise Türk iş dünyasının hacmiyle kıyaslandığında bir elin parmaklarını zor geçiyor."

 

Zanbak, şirketlerin cirolarının yüzde 2 yüzde 3'ünü çevre yatırımlarına ayırmasının şart olduğuna dikkat çekiyor. Sanayiye gelen elektrik ve doğalgaz zammının bu yatırımları etkileyeceğini söyleyen Zanbak, "Bir yandan şirketlere çevre yatırımı yapın deyip ondan sonra doğalgaz elektrik gibi kalemlere zam yaptığınız takdirde, şirketler cirolarının yüzde 2'sini çevreye değil elektriğe ayırmak zorunda kalacaktır. 2008'de bırakın KOBİ'leri, dev şirketler bile bu noktada sıkıntı yaşayacak" diyor.

 

Teşviklerin mali değil ancak çevreye yönelik yapılan yatırımlarda vergi muafiyeti olarak verilmesinin önemini vurgulayan Zanbak aksi takdirde devletin kaybının kirletilen çevre için ödemesi gereken bedelin 5'te 1'i olacağını söylüyor. Caner Zanbak bu yıl için "sanayici çevreci oldu" diyemese de, sanayicinin en iyi çevre şartlarında çalışmaya çalıştığının altını çiziyor.

 

Kaynak: Sevda Yüzbaşıoğlu (Referans)