Aliağa'da sağlıksız şişmanlama!

11.02.2002
  •  A 
Odamızın davetlisi olarak Aliağa’ya gelen Ekonomist Deniz Gökçe izlenimlerini Akşam Gazetesinde kaleme aldı.. İşte Gökçe’nin Aliağa notları..

Geçen hafta bir Moskova, bir de Aliağa ziyareti yaptık. Moskova ziyareti konusundaki hislerimizi yazdık, sıra Aliağa'ya geldi. Aliağa Ticaret Odası son derece aktif bir kuruluş. Yeni bir Oda binası yapmışlar. Güzel bir de konferans salonları var. Oda üyelerinden Metin Bey Oda Y.K.Başkanı Adnan Saka ve Y.K.B. Vekili Ender Özer'e aracı olarak bizi 'Ekonomi nereye gidiyor?' konusunda bir konuşma yapmaya davet etmişti. Son derece sıcak bir ağırlama gördük. Konuşmamızı yaptık. Balıkları yedik, arkadaşlar edindik. Ve aynı gün İstanbul'a döndük. Biz elimizden geldiğince ülke ekonomisinin nerede durduğunu anlatmaya çalıştık. Tabii ki dertli bir çok insan var. Aliağa'dakiler de bize devlete söylemek istedikleri bazı şeyleri anlattılar, bugün biraz onlara tercüman olacağız. Ama önce Aliağa'yı tanıyalım!

 

Aliağa, Kocaeli Körfezi ve İskenderun ile beraber deniz kıyısını sanayi kullanımına açmış üç kentsel bölgeden biri. Ülke ekonomisinin toplam üretiminin yüzde biri Aliağa'da yapılıyor. İzmir ilinin toplam üretiminin ise yüzde 14 kadarı Aliağa'da üretilmekte. Türkiye'nin ark ocaklı çelik üretiminin yüzde 44 kadarı Aliağa'da yapılmakta. Ülkemizin en büyük rafinerisi (TÜPRAŞ) ve en büyük entegre petrokimya tesisi (PETKİM) Aliağa'da bulunuyor. 1990'lı yıllarda dünyada üçüncü sırada yer alan Türk gemi söküm tesislerinin tek büyük tesisi Aliağa'da. Şu anda ülkemizdeki en büyük yabancı yatırım niteliğini taşımakta olan Doğalgaz çevrim santrallarından en büyük biri Aliağa'da tamamlanmak üzere. Marmara Ereğlisi'nden sonra Türkiye'nin ikinci büyük doğalgaz depolama tesisi yatırımı da burada (tek ünite büyüklüğü olarak dünyada altıncı olacak) yapılıyor. Aliağa iskele ve limanlarından 2000 yılında 7.2 milyon ton yükleme, 17.9 milyon ton boşaltma ve 3273 gemi hareketi olmuş. Bu mesela Alsancak Limanı'nın tam üç misli bir tahmil tahliye anlamına geliyor. 18 adet akaryakıt dağıtım firması burada faaliyet gösteriyor. Türkiye'nin en büyük LPG dağıtım ve depolama firmaları Aliağa'da. Türkiye'nin altıncı büyüklükteki büyük organize sanayi bölgesi, küçük sanayi alanı ve sanayi tipi dükkan inşası projeleri de burada gerçekleşiyor. Büyük ölçekli bir kağıt fabrikası, bir gübre fabrikası, MKE Hurdasan firmasının Türkiye çapında en büyük hurda toplama alanı da burada. Aliağa'yı İzmir'e bağlayacak olan metro-tren hattı elektrifikasyonu tamamlanma sürecinde. Devlet Bakanı Mirzaoğlu da büyük bir tersane alanı için Aliağa'yı seçtiklerini açıklamış.

 

Bu rakamlara ve olaylara bakıldığında Aliağa belki de Türkiye'nin en canlı hareketli yeri. Ülkenin istihdam, üretim, yatırım sorunu çektiği bu günlerde bir ilçe daha ne ister diye düşünebilirsiniz, ama bazı ciddi sorunlar var deniyor.

 

Konuştuğumuz insanlar olayı veciz bir şekilde şöyle ifade ettiler: Ortada olan olguyu plansız, programsız, mantıksız büyüme, yani 'sağlıklı büyüme' değil, 'sağlıksız şişmanlama' olarak tanımlıyorlar. Devletin esas işi olan planlama programlama, müdahalede nerede ise yok olması, Aliağa'lıları üzüyor. Kaderi sanayileşme olarak çizilmiş olan Aliağa, bu kaderi kabullenmiş. Ancak Aliağa'lı bu sanayiye dayalı gelişmenin, kirlilik, kalitesizlik, verimsizlik üzerine inşa edilmesi gerektiğine inanmıyor. Ve devleti yanında düzenleyici olarak istiyor. Popülizm, fırsatçılık değil, düzen, kalite, sağlıklı büyüme peşindeler.

 

Peki spesifik şikayetleri ne, ne istiyorlar? Bunu da yarın anlatacağız.

 

DEVLET NEREDE DİYE SORUYORLAR!

 

Aliağa'nın Türk ekonomisinde ne kadar önemli bir yeri olduğunu dün bu satırlarda anlattık. Ancak Aliağa'daki ticaret ve sanayi erbabının devletten dilekleri var. Plansızlıktan, kirlilikten, kalitesizlikten, yani çarpık gelişmeden şikayetçiler. Ve bunu ancak devletin düzelteceğini düşünüyorlar. Dilekleri popülist veya fırsatçı değil. Ancak makul dileklerini devlete iletmekte geçmişte zorluk çektiklerini düşünüyorlar. Şimdi ise seslerini duyurmadıkları taktirde çok geç olacağı kanısındalar.

 

Geçmişte devlet ile olan ilişkilerinden bazı örnekler anlattılar. Bazı sanayici ve işadamları bir müteşebbis heyet kurarak, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi çalışmaları sırasında 4200 dönümlük bir Hazine arazisinin kamulaştırma konusu için geçmiş bir dönemin İzmir Valisi'nden 10 dakika randevu almışlar. Konu Aliağa Organize Sanayi Bölgesi konusu olduğundan ilçe için hayati bir konu imiş. Sonunda Vali'nin makamına alınmışlar. Tam on dakika süreleri varmış. Heyet durumu Vali'ye arzederken içeri Vali muavinlerinden biri girmiş. Konuşmayı keserek Vali'ye protokol karşılamalarında kullanılan kırmızı halının köşesindeki erime konusunu arzetmiş. Vali ile muavini arasındaki görüşme tam 3 dakika sürmüş. Geriye 7 dakika kalmış, dev bir organize sanayi bölgesinin sorununu anlatmak için. Çünkü Vali'nin başka bir randevusu vurmuş. Organize Sanayi Bölgesi gerçekleşmesi 414 iş yerinin açılacağı ve kabaca 4.5 milyar dolar yatırımın yapılacağı tahmin edilen bir konu imiş. Net olarak Vali'nin yanında 7 dakika kalınmış. Konuya 4 dakika ayrılmış, kırmızı halıya ise 3 dakika! İşte vatandaş bundan daha fazla ilgi beklediğini söylüyor!

 

Aliağa'daki ticaret ve sanayi erbabı bugün ne istiyor?

 

1- İlçede konut alanları planlanarak yatırıma ve kooperatifleşmeye açılmadığı için, Aliağa'da çalışan kesimin yaklaşık 15 bin kadarı her gün 350 kadar otobüsle çevre ilçelere taşınmakta imiş. Bu rakama da vardiyada çalışanlar dahil değilmiş. Bu nedenle gündüz nüfusu 60 bin olan ilçenin gece nüfusu 40 binin altına inmekte imiş. Konut ve kooperatif alanı konusunda devletten planlama bekliyorlar.

 

2- Devletin gemi söküm bölgesinin bir kısmını enerji sahası ilan etmesi ile LPG dolum tesisleri, LNG tesisi, akaryakıt dolum tesisi ve gemi söküm tesisleri yan yana faaliyet gösterir hale gelmiş. Kaynak ve kıvılcım ile patlayıcı gaz bir arada! Yani ateş ile barut bir arada ve patlamaya ve felakete hazır diyorlar. Acil çözüm gerekli derler!

 

3- İlçede Nemrut Körfezi'nde 6 adet çok önemli özel iskele var. Ama devlet planlama yapmadığı ve iskelelerin sahipleri de aralarında anlaşamadıkları için, her birinin kendine ait 20-30 metre aralıklı paralel yollardan limana ulaşım yapılmakta imiş. Bu nedenle liman yerine iskeleler oluşmuş. Bu nedenle İzmir Alsancak Limanı'nın yükünü azaltacak bir Aliağa Limanı gelişmemekte imiş.

 

4- İkinci maddede sayılan LPG, LNG ve gemi söküm sahalarına ulaşım TÜPRAŞ ve PETKİM arasındaki 10 metre genişliğindeki bir yoldan sağlanmakta imiş. Bu yolun altında ise Türk Telekom iletişim hatları, 34 bin voltluk enerji iletişim kablosu, 3 adet LPG iletim hattı ve bir adet LNG ana dağıtım hattı beraberce geçmekte imiş. Halbuki bu yolu sınırlayan TÜPRAŞ ve PETKİM sınır duvarlarını 10 metre geriye çekmek ve bu yoldaki riskleri azaltmak mümkünmüş. Ama duvarın arkasında duran binlerce dönüm boş araziye rağmen riskleri azaltacak bu işlem 'mevzuat nedeni ile' yapılmamakta imiş.

 

Bu talepler bize kişilere özel, özel çıkar talepleri olarak gelmediği, ilçenin tümünü rahatlatacak kaliteyi ve temizliği artıracak samimi talepler diye algıladığımız için buraya aktarıyoruz. Tabii konuların ve o bölgedeki coğrafyanın uzmanı değiliz. Ama devlet, vatandaşın makul gözüken bu taleplerine kulak vermeli diye de düşünüyoruz!

 

Bu köşe yazıları 10 ve 11 Şubat 2002 tarihlerinde Akşam Gazetesinde yayınlanmıştır