AB üyesi ülkelerin diplomatlarına ve AB kurumlarının Türkiye masası çalışanlarına konuşan Hisarcıklıoğlu, ''Geçen hafta 8 kişilik AB uyum komisyonumuz Brüksel'de AB kurumlarını ziyaret etmek istedi. 4'üne vize vermediler. Bunların hepsi iş adamı ve bulundukları illerin oda başkanları. Bu sadece son zamanda karşılaştığımız tatsız olaylardan bir tanesi'' dedi.
Avrupa Adalet Divanı'nın vize konusunda geçen hafta aldığı kararın iyi değerlendirilerek iş adamlarının, öğretim üyelerinin, öğrencilerin, gazetecilerin, sanatçıların ve sivil toplum temsilcilerinin vize sorununun çözülmesini isteyen Hisarcıklıoğlu, ''Toplumlar arasında köprüler inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için sivil toplum diyaloğunu hızlandırmalıyız. Vize konusunun halledilmesi için güçlü desteğinize ihtiyacımız var'' diye konuştu.
Vize kolaylığı müzakerelerinde Türkiye'ye, Ukrayna ve Rusya gibi davranılmaması talebinde bulunan Hisarcıklıoğlu, sorunun çözümü için yasal altyapının Türkiye ve AB arasındaki geçmiş anlaşmalarda mevcut olduğuna dikkat çekti.
Türkiye ekonomisinde son gelişmeleri de değerlendiren Hisarcıklıoğlu, genel seçimlerin ''güçlü bir iktidarla sonuçlanmış olmasının yarattığı fırsatın iyi değerlendirilmesi'' beklentisini dile getirdi.
Son 5 yıllık ortalamada yakalanan yüzde 7,5'lik güçlü ekonomik büyümenin sürdürülmesi için yeni reformların yapılması gerektiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'den 3 saatlik uçuşla 51 ülkeye ulaşıyorsun. Bunların toplam ekonomileri 10 trilyon avro. Türkiye sahip olduğu bu çok önemli potansiyeli AB üyeliğiyle en iyi şekilde değerlendirebilecek. Bu dönemde AB sürecinde yeni ivme yakalamak için desteğe ihtiyacımız var. AB başkentlerinden pozitif enerji bekliyoruz.''
-BOZKIR-
Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Volkan Bozkır da Akdeniz Birliği ve imtiyazlı ortaklık türü önerilerin Türk kamuoyunda AB'ye karşı büyük bir tepki doğurduğunu hatırlatarak, ''Türkiye son Aralık zirvesinde alınan kararlardan bu yana AB'yi gündeminden çıkardı. Seçim kampanyalarında bile AB ön plana sürülmedi. AB de negatif mesajlar verilmesin diye bu dönemde Türkiye'yi gündeminden uzak tuttu. Geçen sürede her 2 taraf da ilişkilerin bitmesini istemediğini gördü'' diye konuştu.
Gereksiz polemiklerle Türkiye-AB ilişkilerine daha fazla zarar verilmemesi için yeni dönemde her iki tarafın çok daha dikkatli davranması gerektiğini anlatan Bozkır, her dönem başkanlığında sembolik 2 fasıl açarak AB'nin Türkiye'de kamuoyu desteği kazanamayacağını ifade etti.
Büyükelçi Bozkır, seçim döneminin ardından Türkiye'nin yeni anayasaya odaklandığını anlatarak şöyle devam etti:
''Semboller üzerine odaklanmazsak liberal, sivil ve Avrupalı bir anayasa mantığıyla hareket ediliyor. Mevcut anayasamız askeri rejimin ürünü olduğu için MGK, RTÜK ve YÖK gibi kurumlarla devleti korumaya odaklanmıştı. Kendi vatandaşlarına, kendi derneklerine karşı devleti koruyordu. O zamanda fındık, tütün ve kuru üzüm gibi tarım ürünlerinden oluşan 3 milyar dolar ihracatımız vardı. Bugün 100 milyar doları aşıyor. O zamanda ekonomiye devlet hakimdi. Şimdi piyasa ekonomisine, serbest ekonomiye geçtiğimiz için krizlere karşı daha dayanıklıyız. Yeni anayasada liberal ekonomi, liberal demokrasiyle desteklenmeli.''
Window to Turkey toplantısı, Sabancı Üniversitesi'nden Doç. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Direktörü Prof. Dr. Güven Sak ve Merkez Bankası eski Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin seçim sonrasındaki gelişmeler ve Türkiye ekonomisi üzerine yaptıkları sunumlarla son buldu.