Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de hala, işsizlik sorunu bulunmadığını ileri sürenler olduğunu belirterek, "Türkiye'de yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında birinci mesele işsizlik çıkıyor. Eğer bu meseleyi yönetemezsek o zaman ekonomik yapılanma sürecini sürdüremeyiz" dedi.
Hisarcıklıoğlu, son bir yıl içinde şahsa karşı işlenen suçlarda yüzde 62, mala karşı işlenen suçlarda yüzde 60 oranında bir artış kaydedildiğini hatırlatarak, "7 metrelik duvarların arkasında yaşamak istemiyorum. Acilen işsizlik meselesini çözmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından ortaklaşa düzenlenen "Türkiye Ekonomisinde Durum, Riskler ve Fırsatlar" konulu 3. Kartepe Ekonomi Zirvesi, 16-18 Mart tarihleri arasında basın ve iş dünyasından temsilcilerin katılımıyla The Green Park Kartepe Oteli'nde gerçekleştirildi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisinin genel durumu, riskleri, fırsatları ve KOBİ'lerin kaynak alamaması konusunda bilgiler verdi.
Türkiye'de işsizlik olup olmadığı yolunda hala yersiz tartışmalar yapıldığını belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre ülkede 2.5 milyon işsizle birlikte iş aramaktan vazgeçen 2.5 milyon kişi bulunduğuna dikkat çekti. Ülkede en büyük sorunun işsizlik olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, "Kimsenin Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri merak ettiği yok. İnsanlar işsiz. Bu her yerde böyle. Eğer bu sosyal meseleyi yönetemezsek o zaman bu dönüşüm sürecini sürdüremeyiz. Bu yapısal reformları sürdürmemiz mümkün değil. Her yapısal reformun bir tahribatı olur. Her tahribatta birileri işini kaybeder. Türkiye'de aç var mı var… Artık 'Bir öğle, bir akşam yemeğine razıyım. Bana iş ver' diyen insanların sayısı giderek artıyor" diye konuştu.
DUVARLAR ARKASINDA YAŞAMAK İSTEMİYORUM
"7 metrelik duvarların arkasında yaşamak istemiyorum" diyen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Meksika en güzel örneği. Gettolar oluşturulmuş. 5 metrelik duvar, 2 metrelik elektrikli tel örgü. Çocuğunun yanında koruma görevlisi, okulun kapısında bekliyor. Böyle bir ülkede kim yaşamak ister? Ancak bu işsizlik sorununu çözemezsek, makro ve mikroda sürdürülebilir büyümeyi sürdürmek için reformları yapmamız mümkün olmadığı gibi Türkiye'yi de korkuların ülkesi haline getiririz. Korkarak yaşamak istemiyorum. Türkiye'nin çözmesi gereken acil mesele bu. Çünkü risk unsuru. Milletvekilinin başına gelen olayı hepimiz biliyoruz. Özellikle kapkaç olayına yakalanmayan var mı? Son bir yılda şahsa işlenen suçlarda yüzde 62, mala karşı işlenen suçlarda yüzde 60 artış var. Bunun en önemli sebebi işsizlik. Önümüzdeki dönemde refaha ulaşmak istiyorsak bugünden tedbirler alınmalı. Bazı köşe yazarları TOBB için popülizm yapıyor diyorlar. Halkla beraber olan ve yaşayan popülizm yapmaz" ifadelerini kullandı.
İŞSİZLİK SİGORTASI FONU
Geçtiğimiz günlerde TOBB tarafından gündeme getirilen işsizlik sigortası fonuna ilişkin planlara da değinen Hisarcıklıoğlu, fonun amaçlarından birinin de yeni bir iş bulma olduğunu hatırlattı.
Kendilerinin de bu amaç doğrultusunda hareket ettiklerini dile getiren Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: ''(Patronlar işsizlik fonundan para istedi) diyor. Biri de diyor ki (fon benim, kaptırmam). Fonun parasını veren ben. Fonda 25 milyar YTL birikmiş. 292 milyon YTL faiz getirisi var, gideri 32 milyon YTL, 240 milyon YTL fazlalık veriyor. 1 milyon kişiye ilave istihdam sağlanırsa gideri 3,3 milyar YTL. Maaş 800 milyon YTL olmak üzere. Bunun yüzde 54'ü gelir vergisinden geri dönüyor. Yüzde 46'sı da 240 milyon YTL faiz getirisi ve gideri arasındaki farktan karşılanıyor, ana para duruyor. Biz bununla tulumbaya su katıyoruz.''
Bazı gazetelerde İşsizlik Fonu ile ilgili teklifi sunduklarında "Patronlar İşsizlik Fonu'ndan Para İstiyor" şeklinde değerlendirme yaptıklarını ve TOBB'u popülizmle itham ettiklerini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, fonda işverenin büyük katkısının olduğunu, çünkü işverenden yüzde 2, işçiden 1, Hazine'den yüzde 1 prim alındığını ve şu ana kadar 25 milyar dolarlık bir fonun bulunduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, fondaki ana paraya dokunmadan bu paranın kullanılabileceğini, buna karşılık 1 milyon kişiye istihdam sağlanacağını ve ayrıca kayıt dışının engellenmesine de katkıda bulunulacağını belirtti.
CARİ AÇIKLA YAŞAYAN OLMADI
Osmanlı dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi dahil bütün ekonomik krizlerin cari açık sebebiyle oluştuğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, cari açığı dış ticaret açığının oluşturduğunu ve bunun da sürekli arttığını ve bir türlü tedbir alınamadığını dile getirdi. Finanse edildiği takdirde cari açığın risk olmayacağına dair söylemlerin yanlışlığını sözlerine ekleyen Hisarcıklıoğlu, "Dış ticaret açığı geçen yıl 52 milyar dolar oldu. 21 milyar dolarını yurt dışı müteahhitlik, navlun ve turizm gelirleriyle finanse ettik. Kalan 31 milyar doları geçen yıllara göre sıcak para yerine ilk defa 2006 yılında 19 milyarlık kısmını doğrudan yatırımlarla finanse ettik.
Bu cari açığın finansmanında kalitenin arttığının göstergesi. Ocak ayında da 6 milyar dolar daha doğrudan yatırım ülkemize geldi. Ancak risk sürüyor. İthalat artışı, bütçe kalitesi, dış borçlar, işsizlik, hukuk ve yargıdaki düzensizlikler sebebiyle risk devam ediyor. Cari açığın finansmanına bakıldığında finans, özel ve kamu sektörünün borçlandığını, 2006 yılının 3. çeyreğine göre de sadece özel sektörün 111 milyar dolar, kamunun ise 67 milyar dolar dış borcunun olduğunu gözlemliyoruz. Kesinlikle kötüyü tahayyül etmek istemiyoruz. Ancak bunun önemli bir risk teşkil ettiğini görüyoruz" dedi.
Özel sektörün bu kadar borcuna rağmen hala forward denilen sigortacılık sistemini iyi algılamadığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin 2006 yılı itibariyle 220 milyar dolar dış ticaret hacminin olduğunu, forward işlemlerinin ise sadece bu rakamın yüzde 4'ü olan 8 milyar dolarda kaldığını söyledi. Türkiye'de forward ile ilgili Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası'nın bulunduğunu kaydetti.
Gelecek dönemde sanayi politikası ile stratejisinin iyi belirlenmesi gerektiğini ve cari açığın çözümünün de burada yattığını belirten TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ihracattaki artışın bir önceki yıla göre geçen yıl 11.1 milyar dolar olduğunu, ara malı ithalatında 8.4 milyar dolar artış gerçekleştiğini, ihraç edilen toplam 79.9 milyar dolarlık sanayi malının 54.6 milyar dolarının ara malı olduğunu söyledi.
Hisarcıklıoğlu, "Demek oluyor ki 100 YTL'lik ihracat için 68 YTL'lik ara malı ithalatı yapılmış. Yani ihracat arttıkça risk artıyor. Cari açığın çözümü ise arı malı üretiminden geçiyor. Bir an önce sanayi envanteri çıkarılmalı ve ara malı üretimi için kolları sıvamalıyız. Cari açık ve kayıt dışılığı önlemenin diğer yolu da modern ekonominin gerektirdiği kurumsal alt yapının kurulması şart. Ekonomik değişimde bir yandan kazanımları korurken diğer taraftan kaybedenlere ve sıkıntı yaşayanlara yol gösterecek, ümit verecek programlar tasarlanmalıdır. İşte mikro ekonomik reformlar dediğimiz şey de bu" dedi.
Türk ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Rifat Hisarcıklıoğlu, makroda düzelmeler yaşandığını ancak dikkat edilmesi gereken risklerin hala sürdüğünü ifade etti. Bütçede hala faiz dışı harcamaların arttığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, "2006 yılında bütçede yüzde 30 fazla harcama kalemi gözleniyor. Bunun karşılığında vergilerde de yüzde 30'luk bir artış var. Faiz dışı harcamaların enflasyon kadar olması gerekir. Yoksa enflasyon üzerindeki artışlarda bu durum daha fazla vergi olarak karşımıza çıkıyor. TOBB olarak vergilerin yüksekliğinden değil, faiz dışı harcamaların yüksekliğinden şikayet ediyoruz" dedi. Ne kadar vergi konursa o kadar kayıt dışılığın artacağını belirten Hisarcıklıoğlu, dolayısıyla bütçenin kalitesini ilgilendiren harcama ve vergi dengesinin iyi kurulmasının gereğini dile getirdi.
2001 krizinin herkese ders olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, 33 yılda yapılan 11 istikrar programının kamuoyu baskısı ve siyasetçilerin popülist yaklaşımlarıyla tamamlanamadan uygulamadan kaldırıldığını, dolayısıyla son 5 yıldır bir istikrar yaşanmadığını kimsenin söyleyemeyeceğini bildirdi.
"SİGORTALI YAPMAK BONUS OLMUŞ''
Ağır istihdam ve vergi yüküne işaret eden Hisarcıklıoğlu, asgari ücrette vergi yükünün yüzde 70 olduğunu söyledi.
Sunumunda bir fotoğraf gösteren Hisarcıklıoğlu, Bilecik'te çekilen bu fotoğrafa dikkat çekti. Kendisinin de bulunduğu fotoğraf karesinde yer alan iş ilanında, SSK, yemek ve yol vaatlerinde bulunulduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, ''Bu ülkede, çalışanı SSK'lı yapmak bonus olmuş. Kanuni mecburiyet, bonus hale gelmiş'' dedi.
Hisarcıklıoğlu, kanuna göre, işe alınacak kişinin 1 gün önce sigortaya bildirilmek zorunda olduğunu söyledi. Kriz yıllarında Kemal Derviş ile birlikte, ilave istihdamda vergi yükünün 1 yıl ertelenmesini içeren bir kanunun 1 gecede çıkarıldığını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, bunun ardından 240 bin kişiye iş sağlandığını, bugün de buna benzer çalışmalar yapılabileceğini anlattı. Dünyada istihdam alanındaki en katı mevzuatın Türkiye'de olduğunu savunan Hisarcıklıoğlu, hükümlü çalıştırma mecburiyeti konusunda şunları anlattı:
''Depomu bekçime soydurdum. Bekçi tutuklandı iki ay hapis yattı çıktı. Geldi, pankartı asmışım, bekçi müracaat etti. İşe almazsam ceza var. Birinci tercih de benim depoyu soyanı almak zorundayım. Adamın işini garanti edebilmesi için depoyu soyması lazım.''
''YABANCI YATIRIMCILARIN BİLDİĞİ BİR ŞEY VAR''
Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisine işaret eden Hisarcıklıoğlu, ''Yabancıların herhalde bildiği birşey var'' yorumunu yaptı. Türk girişimcisinin ülkeyi layık olduğu yere getirebileceğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, ''Biz para pul istemiyoruz. Tek isteğimiz şu oynayacağımız sahayı yabancı rakiplerle aynı konuma getir. Bu olursa önümüzdeki dönemde Türkiye'yi lider ülke yaparız'' dedi.
Yabancı sermaye konusunda bir soru üzerine Hisarcıklıoğlu, buna karşı olmadıklarını, ancak her ülkenin bu konuda bir stratejisi olması gerektiğini söyledi. En liberal ülkelerden Almanya'da bile yabancı bir bankanın mevduat toplamasının durdurulabildiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, her şeyin yazılı kurallar çerçevesinde yapılmadığını kaydetti. Bankacılığın stratejik bir sektör olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
''Bu kadar çılgınca (ne olursa olsun) diye değil. Her ülkenin yazılı olmasa da bir stratejisinin olması lazım. Yabancı sermayeye kesinlikle karşı değiliz, yatırıma ihtiyacımız var. Mevcut tesisi satan da yatırıma yöneliyor. Ama bankacılık sektöründe stratejimiz var mı, ben bilmiyorum?''