Otapan gibi yüzlerce gemi var

24.08.2006
  •  A 
Referans Gazetesi yazarı Osman Öndeş yazıyor.. Dünya genelinde inşa yıllarında ısı ve ses geçirgenliğini önlemek amacıyla asbestos uygulanmış 2.700 gemi var. Bunlar çok daha hızlı şekilde hurdaya gidecekler!..

Kanserojen etkili asbestoslu bölmeleri olan Otapan isimli kimyasal tankerin Türkiye'ye gelmesi pek çok kişi tarafından eleştirildi. Ancak asbestos bağlantılı olarak her yıl 700 civarında gemi hurdaya gidiyor. Bu bakımdan Otapan daha birkaç sene ne ilk ne de sonuncu örnek olacak.
 

Avrupa Birliği (AB) basın organları kadar Lloyd’s List temmuz ayında bir tam sayfaya yakın bir haberle kanserojen etkili asbestoslu bölmeleri olan Otapan isimli kimyasal tankeri Türklerin kabul ettiğini yazdı. O günden bu yana Türk basınında ve meslek örgütlerinin haber sitelerinde yığınla haber ve yorum neşredildi.
 

Hemen her haber öcü görmüş gibi korkular yaratıyor. Ben de soruyorum: Dünya genelinde inşa yıllarında ısı ve ses geçirgenliğini önlemek amacıyla asbestos uygulanmış ve halen çalışan, çalışmayan ticari ve askeri en az 2.700 gemi var. Bunlar çok daha hızlı şekilde hurdaya gidecekler!
 

Bağırmanın, itiraz etmenin, çığlıklar atmanın dünyaya faydası yok. Esas olan asbestos nedir ve insan sağlığına ve çevreye zarar vermeden nasıl ortadan kaldırılır, bunu anlatan bir makam da ortalıkta görülmüyor.

 

Asbestosu zararsız hale getirmede sökülen asbestosu muhafazaya alan big- bag’ler Türkiye'de imal ediliyor ve başta AB ülkeleri olmak üzere ihraç ediliyor.

 

Demek ki, bir yerlerde asbestli binalar, lokomotifler, eski fabrika makineleri ve gemiler sökülüyor. Korkunun ecele faydası yoktur. Bir gemide asbestos var diye seslerini yükseltenler, Türkiye’de her sene çıkartılan ve çeşitli alanlarda kullanılan asbestosun farkındalar mı, değiller mi?

 

Asbestos 1970’li yıllardan bu yana yüksek kanserojen etkisi tespit edilmiş tehlikeli bir madde. Ölümcül etkisi de onlarca yıl sonrasında ortaya çıkıyor. Ancak bir de gerçek var: Asbestos uygulanmış bunca gemi, bina, otomotiv sanayi, fabrika, fırınlar sayabildiğiniz kadar sayınız, bunlardaki asbestostan nasıl kurtulacağız?

 

Rotterdam, Dresden Kuralları ve Yaptırımları gibi bir dizi yaptırımlar ve kurallar getirilmiş. Bu yaptırımlara uyan, teknikle ortaya konulmuş önlemleri alan ve bu uygulamaları denetleyen makamlar mevcut ise asbestos gibi diğer yanıcı, parlayıcı, zehirleyici ve ölümcül hastalıklara neden olabilecek içerikteki maddeleri zararsız hale getirmek mümkün. Bunun da kuralları ifade edilmiş.

 

Bu noktada sadece bir açıkgözlülük görülüyor: Kuralları koyan AB, bu tarz gemileri kendi ülkesinde sökmekten  kaçınıyor. Burada sadece çevre kaygısı ve AB ülkesi insanlarının canının tatlı oluşu değil, işçiliğin pahalı, yapılan işin de maliyete değmeyecek kadar kendilerine göre pis bir iş oluşu gibi nedenler var.

 

Otapan kimyasal tankeri bunlardan biri. Çok yakın bir süreçte Fransa’nın Clemencau uçak gemisini başından savmak isterken yeniden Fransa’ya kadar yedeklemek zorunda kalışının asıl gerekçesi budur. Fransa şimdi, garantili bir başka ülke bulamazsa, bu uçak gemisini kendi söküm tesislerinde parçalayacaktır.

 

Verolme Dok & Scheepbouw Rozenburg Tersanesi'nde 1965 yılında inşa edilmiş olan 22.328 dwt’lik bu geminin AB üyesi olmayan yakın ülkede söküme gönderilmesi için yedi yıl geçti ve Amsterdam Onarım Tersanesi’nde sökülecekken uzayıp giden parasal sorunlar kadar, yasal tartışmalar nedeniyle sonunda satışa çıkartıldı. Otapan’ı Aliağa’da kurulu Şimşekler Gemi Söküm Tersanesi satın aldı.

 

ŞİMŞEKLER TERSANESİ ALDI

Navimin isimli bir Meksika şirketine ait olan Otapan 1999 yılında Amsterdam Ship Repair alanında bağlandı. Navimin başlangıçta geminin onarımını talep eder görünümdeydi. Ancak uzmanlar gemiye çıktıklarında asbestos durumunu görünce, onarım için talep ettikleri rakamı yukarılara çektiler. Geminin sahibi olan şirket, onarımı daha az maliyetle yapmak amacıyla asbestli tüm levhaları gemi mürettebatına söktürmeye başladı. Olay duyulduğunda uzmanlar gemi güvertesine yığılmış 26 ton tutarında 3.000 çuval asbestos yığınıyla karşılaştılar. Hollanda makamları yabancı işçilerin çalışmasının yasalara aykırı olduğunu belirterek sökümü durdurduğu gibi, yarattığı tehlike nedeniyle gemiyi kontrole aldı.

 

Hollanda İskân ve Çevre Bakanlığı olaya el koydu. Geminin açık olan tüm alanları tüm teknik imkânlar kullanılarak temizlendikten sonra kaportaları kapatıldı ve hava geçirmez hale getirildi.

 

2005’te Navimin AB çevre yasalarına karşı hareketten dolayı suçlu bulunarak tazminata mahkûm edilince, bu kez VROM- Hollanda İskân ve Çevre Bakanlığı sağladığı yedekleme bütçesini tazminat karşılığı olarak iptal etti. Fakat bu kez Otapan Hollanda’nın malı haline geldi ve asıl sorun o zaman başladı.

 

Tartışmalar sürerken Meksika’dan geminin sahibi olarak Basilisk devreye girdi ve Hollanda hükümetine karşı tüm borçları üstleneceğini belirttiyse de dava devam etti. Sonunda geminin kendi makinesiyle hareket edemeyecek kadar devredışı kaldığı ve AB ülkeleri dışında yakın bir ülkede hurdaya gönderilmesi kararı verilerek satışa çıkartıldı. Gemiyi Osman Şimşek başkanlığındaki Şimşekler Gemi Söküm Tersanesi satın aldı.

 

Bir tabloyu belirgin hatlarıyla çizmeliyiz: Hurdaya çıkan gemiler, çok önemli hammade geridönüşüm kaynağı   olmaktalar. Gemi söküm tersanelerine bu nedenle kaçınılmaz şekilde ihtiyaç var. Tüm sorun, bu tersanelerin iş güvenliği ve sağlık kurallarına göre faaliyet göstermelerinde toplanmakta.

 

Bu tersanelere intikal edecek yaşlanmış gemiler kadar, muhtelif donanmalara ait savaş gemileri de çok büyük bir değer ifade ediyorlar. Örneğin, İspanyol, İtalyan ve bilhassa Fransız donanmasından hurdaya ayrılan 270 savaş gemisinin nerede söküleceği henüz çözümlenmiş değil. Aliağa'da sökülmesi için görüşmeler yapılıyor.

 

TEHLİKE SÖZ KONUSU DEĞİL.

'Çevreye zararı yok'

Gemi Söküm Derneği İkinci Başkanı Mustafa Erdil yazılı bir açıklama yaparak "Otapan'ın hiç de tehlikeli olmadığını, konunun abartıldığını" öne sürdüğü gibi, Fransız ordusunun hizmetdışı bıraktığı 270 harp gemisinin  sökümünün de ülkemizde rahatlıkla yapılabileceğini, çevreye zararın da söz konusu olmadığını belirtti.

 

Mustafa Erdil açıklamasını maddelerle ifade edersek; Otapan için Çevre ve Orman Bakanlığı'na Basel konvansiyonu hükümleri doğrultusunda Hollanda Çevre Bakanlığı tarafından müracaat edilmiş ve gereken izinler alınmıştır. Bu, Çevre ve Orman Bakanlığı 10 Temmuz 2006 tarih ve 32956 sayılı yazıları ile derneğimize, 29 Temmuz 2006 tarihinde de Hollanda Çevre Bakanlığı'na iletilmiştir.

 

Fransa Savunma Bakanlığı yetkilileri Avrupa, Çin, Hindistan ve diğer ülkelerde inceleme yaparak Basel sözleşmesine uygun gemi söküm tesislerinin tespit edilmesi konusunda tesislerimizi de ziyaret etmişlerdir.

 

Derneğimiz Türkiye'nin asbest sökümü konusunda tek yetkili kuruluşudur. Gemi söküm sektörü geri dönüşüm sektörü olması nedeniyle çevreci bir sektördür. Ülkemizin 12 ila 15 milyon ton hurda demir ithal ettiğini düşünürsek, gemi söküm tesislerinin de olması gerektiği ortaya çıkar. Demirin doğadan cevher çıkararak elde edilmesi halinde, asıl o zaman çevre tahribatı yaşanacaktır. Kâğıtların toplanması nasıl ki orman katliamını önlerse, hurda demirin de tekrar kazanılması çevre katliamını önleyecektir.

 

Gemilerden çıkarılan asbestos daha sonra katı atıkları yakarak bertaraf eden İzaydaş'a gönderilmektedir.

 

Asbestos bağlantılı olarak her sene 700 civarında gemi hurdaya gitmektedir. Bu gemiler 60’lı, 70’li yılların gemileridir. Gemilerde asbestos kullanımı yasaklandığından, bu yıllara ait gemiler zamanla ortadan kalkmış olacaktır. Bu bakımdan Otapan daha birkaç sene ne ilk ve ne de sonuncu örnek olacaktır.