İşgücü verimliliği ne durumda?

26.07.2006
  •  A 
Deniz Gökçe Yazdı... Türkiye ekonomi mantığının yaygın olduğu, toplumun kültüründe ekonomi, piyasa, arz, talep gibi konularda yaygın bilgi ve bilime saygı bulunan bir ülke değildir.

Türkiye ekonomi mantığının yaygın olduğu, toplumun kültüründe ekonomi, piyasa, arz, talep gibi konularda yaygın bilgi ve bilime saygı bulunan bir ülke değildir. Bu nedenle kör ekonomik milliyetçilik, garibanizm, devlet yardımı dilenme, destek ve popülizm gibi konular bol müşteri bulur.

Halbuki garibanizm, popülizm, her tür gözyaşları, yani tüm Kemalettin Tuğcu faktörleri, Ayşe Teyze ve Ali Rıza Bey yaklaşımları toplumu kurtarmaz. Toplumu üretkenlik, verimlilik, teknolojiye, bilime katkı ve saygı, teknolojik değişme, girişimcilik, dünyaya açıklık, arz ve talebi ve piyasayı anlamak yüceltir.

Ülkemizde 2001 kriz yılından bu yana önce Derviş sonra da AKP döneminde uygulanan politikaların yapıdaki kırılganlıkları ne kadar azalttığı bugün ortaya çıkıyor. Ama biz IMF’den şikayeti yeğleriz, uygulanan politikaları yerden yere vururuz ve siyaseti ekonominin üzerine çıkarmada üzerimize kimse yoktur. Ancak ürettiğimiz arabesk tablolar ile gerçeğin ilişkisi olmadığını bir türlü görmek istemeyiz.

Bunları neden yazdık? 2001 krizi sonrasında istihdam az olsa da arttı (yüzde 2), ama verimlilik güçlü bir artış sergiledi. Bu rekabet gücünün artışı demek. Sonra 2006 yılında dış kaynaklı dalgalanma en çok Türkiye’yi etkiledi. Ama Türkiye geçmişten gelen kırılganlıkların birçoğunu azalttığı veya ortadan kaldırdığı için yıkılmadı. Şu son dalga bundan birkaç sene evvel gerçekleşmiş olsa idi, tamamen çöker ve yıkılırdık. Bugün ise bütün iç siyaset karmaşasına ve dış siyaset sorunlarına, dünyada petrol ve savaş olgularına rağmen, minumum hasar ile dalgalanmayı atlatma yolundayız.

İncelemeyenler anlamazlar ama dünya geneli ile aramızda hem sanayi üretiminde hem de tarımda bir verimlilik açığı olduğu konuya aşina kimseler tarafından biliniyor. Krizin yarattığı değişim rüzgarı rekabet faktörünü ortaya koydu ve piyasa güçleri üreticileri verimliliğe zorladı. Tabii verimlilik birkaç şekilde ölçülebilir. Toplam verimlilik bütün üretim faktörlerini göz önüne alır. Kısmi verimlilik ise sadece emek faktörünü, üretim ve istihdamı göz önüne alır. Aşağıda kısmi işgücü verimliliği kabaca hesaplanıyor. Yani toplam üretim, toplam sektör istihdamına bölünüyor ve kısmi verimlilik bulunuyor. Bu kaba bir ölçüm ama ülkemizde olanlar hakkında bir bilgi veriyor.

Ölçüm 1989, 2001 ve 2005 yıllarında yapılmış. 1989 yılındaki GSYİH rakamına (1987 baz yılı fiyatları ile hesaplanmış yani enflasyondan arındırılmış GSYİH) değeri 1 olarak alınıp verimlilik verilerini endeks haline getiriyoruz, ki sektörel karşılaştırma yapılabilsin.

 

Aşağıdaki tablodan okunan sonuçlar şöyle:

Tarımda verimliliğin çok düşük düzeyden başladığını, düşük olduğunu ama zaman içinde arttığını görebiliyoruz. Orada istihdam azalmadan verimlilik artmaz!

En yüksek verimlilik düzeyi ulaştırma ve haberleşme sektöründe.

Sanayi, inşaat, ticaret, diğer hizmetlerde göreli olarak daha verimli durumdayız ve verimliliği önemli ölçüde artırmış bulunuyoruz.

Finansal hizmetlerde ise zaman içinde verimlilik düşüşü gözüküyor.

Ekonominin bütününde ise 1989 yılından bu yana verimliliği nerede ise iki misline çıkartmışız!

Kötü mü?

 

İşgücü verimliliği 1989-2001-2005

GSYİH (1989=1) 1989 2001 2005

Tarım 0.37 0.52 0.74

Sanayi 1.72 2.33 2.88

İnşaat 1.38 1.44 1.52

Ticaret 1.75 1.81 2.22

Ulaştırma-Haberleşme 2.60 4.03 5.04

Finansal Hizmetler 1.33 1.08 0.77

Diğer Hizmetler 1.03 1.51 1.93

TOPLAM 1.00 1.44 1.92